İstinye Üniversitesi Nörolojik Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi ekibinin yaptığı araştırmaya göre, yapay zekâyı tanıdıkça ona dair korkular azalıyor. Araştırmada ayrıca, komplo teorilerine inancı yüksek olan bireylerin yapay zekâya karşı daha temkinli ve olumsuz bir yaklaşım sergilediği görüldü.
Günümüzde en çok konuşulan teknolojilerden biri olan yapay zekâ, hızlı gelişimiyle birlikte pek çok soru işareti ve endişeyi de beraberinde getiriyor. Bu konuyu mercek altına alan İstinye Üniversitesi Nörolojik Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi ekibinden Dr. Öğr. Üyesi Gökçer Eskikurt ve araştırmacılar M. Emin Gökmen, A. Arda Erbil, A. Miraçhan Ergen ve İrem Köçer, dikkat çekici bir çalışma yürüttü.
“Yapay zekâyı tanımak, ona dair korkularımızı azaltıyor”
Proje kapsamında, yapay zekâ okuryazarlığı, yapay zekâya yönelik tutum, yapay zekâ kaygısı ve komplo teorilerine olan inançlar arasındaki ilişki incelendi. Araştırmaya göre, yapay zekâ hakkında daha fazla bilgi sahibi olan bireyler bu teknolojilere karşı daha olumlu bir tutum sergiliyor. Öte yandan, komplo teorilerine inancı yüksek olan bireylerin yapay zekâya karşı daha temkinli ve olumsuz bir yaklaşım sergilediği görüldü.
“Bilinçli mi fark ediyoruz, yoksa bilinçdışı mı”
İstinye Üniversitesi Nörolojik Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi’nden Dr. Öğr. Üyesi Gökçer Eskikurt, çalışmanın aşamalarını şöyle özetledi:
“Çalışmamızın ilk bölümünde, yapay zekâ okuryazarlığı daha yüksek olan bireylerin yapay zekâya karşı tutumlarının daha olumlu, kaygılarının ise daha düşük olduğunu gördük. İkinci aşamada, yapay zekâ ile değiştirilmiş portreler katılımcılara sunuldu ve bu sırada beyin elektriksel aktiviteleri kaydedildi. Bulgularımız, beynimizin bu değiştirilmiş portrelere orijinallerine kıyasla farklı tepkiler verdiğini gösteriyor. Bundan sonraki aşamada ise kişilerin, beynin verdiği bu tepkilerle uyumlu davranışsal tepkiler gösterip göstermediğini inceleyeceğiz. Yani, kişi gerçekten bu yüzlerin değiştirildiğinin bilincinde mi, yoksa beynin fark ettiği bu durum bilinçdışında mı kalıyor, bunu ortaya koymaya çalışacağız.”
Araştırma, psikolojinin önemini vurguluyor
Bulgular, beynin yüzleri nasıl algıladığının kişinin bilgi düzeyi ve bireysel tutumuyla doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, yapay zekâya yönelik tutumun psikolojik ve nörobiyolojik temellerine ışık tuttu. Araştırma sonuçları, yapay zekâ okuryazarlığının artırılmasının toplumda daha sağlıklı ve dengeli bir bakış açısı geliştirilmesine katkı sağlayabileceğini gösteriyor. Bu bulgular, yapay zekâ teknolojisinin gelecekteki toplumsal kabulünü şekillendirmede kritik bir rol oynayabilir.