Türkiye’de 6 Yaş Üzeri Nüfusun Yüzde 97’si Okuma Yazma Biliyor

İstinye Üniversitesi Bilgi Kaynakları ve Kütüphane Daire Başkanı Bahar Biçen Aras, Türkiye’deki okuma yazma oranlarının giderek arttığını açıkladı. Türkiye’de 6 yaş ve üzeri nüfusun yüzde 97,6’sının okuma yazma bildiğini belirten Aras, gelişen teknolojinin kütüphanecilik faaliyetlerine de olumlu katkılarını olduğunu vurguladı.

Ülkemizde 1964 yılından beri mart ayının son pazartesi günüyle başlayan hafta Kütüphane Haftası olarak kutlanıyor. İstinye Üniversitesi Bilgi Kaynakları ve Kütüphane Daire Başkanı Bahar Biçen Aras, Türkiye’deki okuma yazma oranlarının giderek arttığı söyledi. Aras, “Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye’deki okuma yazma oranları sevindirici bir şekilde yükselmiştir. 2023 verilerine göre 6 yaş ve üzeri nüfusun yüzde 97,6’sı okuma yazma bilmektedir. Bu oran, 2008 yılına kıyasla önemli bir artışı göstermektedir. Ancak cinsiyet ve bölgeler arasında hala farklılıklar bulunmaktadır” dedi. Aras, dijitalleşme sürecinde teknoloji ile dönüşen kütüphanelerin, okuma yazma oranlarının artışında büyük etkisi olduğunu ifade etti.

Teknolojik gelişmelerle birlikte kütüphaneciliğin de geliştiğinin altını çizen Aras, şunları söyledi: “Teknolojideki hızlı gelişmeler kütüphane hizmetlerini de derinden etkilemektedir. İnternetin yaygınlaşması, mobil cihazların kullanımı ve yapay zekâ alanındaki ilerlemeler, kütüphanelerin sunabileceği hizmetlerin sınırlarını genişletmektedir.

Kütüphaneler, dijitalleşme sürecinde yapay zekâ ile dönüşüyor

Kütüphaneler, dijitalleşme sürecinde sadece e-kitap ve veri tabanları sunmanın ötesine geçerek, kullanıcı deneyimini zenginleştiren çeşitli teknolojileri benimsemektedir. Online kataloglar ve keşif sistemleri, aranılan bilgiye daha hızlı ve kolay bir şekilde ulaşılmasını sağlamaktadır. Mobil uygulamalar sayesinde kütüphane üyeleri, ödünç alma işlemlerini gerçekleştirebilir, rezervasyon yapabilir ve kütüphane etkinliklerini takip edebilir hale gelmiştir. Kişiselleştirilmiş öneri sistemleri, kullanıcıların ilgi alanlarına ve okuma geçmişlerine göre kitap ve diğer materyaller önerebilir.

Yapay zekâ, kütüphane koleksiyonlarının daha etkin bir şekilde yönetilmesine de yardımcı olabilir. Hangi kaynakların daha çok talep gördüğünü analiz ederek satın alma kararlarını optimize edebilir, nadir eserlerin korunması için uygun koşulları sağlayabilir ve envanter yönetimini kolaylaştırabilir. Bahar Biçen Aras, kütüphanelerde yapay zekâ kullanımı hakkında şöyle konuştu: “Yapay zekâ tabanlı metin ve görüntü işleme teknolojileri, dijitalleştirilmiş arşiv materyallerinin erişilebilirliğini artırabilir, metinleri tanıyarak arama yapılabilir hale getirebilir ve görsel içerikleri etiketleyerek sınıflandırabilir.Ancak bununla birlikte dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesi, veri gizliliği ve güvenliği konularının titizlikle ele alınmalı, kütüphanelerin insan odaklı hizmet anlayışları korunmalıdır.”

Sosyal medya çağı, okuma alışkanlığını olumsuz etkiliyor

Sosyal medyanın okuma alışkanına etkilerini de değerlendiren Aras, “Dijital platformlar ve sosyal medya, bilgiye erişimi kolaylaştırırken yeni okuma biçimlerini de ortaya çıkarmıştır. Öte yandan, dikkat dağınıklığı, yüzeysel okuma eğilimi ve bilgi kirliliği gibi olumsuz etkiler de gözlemlenmektedir. Bu nedenle, dijitalleşmenin sunduğu imkanlardan yararlanırken, eleştirel okuma becerilerini geliştirmek ve bilgiye doğru kaynaklardan ulaşmak büyük önem taşımaktadır.

Okuma alışkanlığı edinmek ise sabır ve doğru stratejiler gerektiren bir süreçtir. İlgi alanlarına uygun başlangıçlar yapmak, düzenli okuma zamanları ve ortamları oluşturmak, okumayı keyifli hale getirmek ve çevrenin teşviki bu alışkanlığın kazanılmasında önemli rol oynar” dedi.

Türkiye kütüphane kültüründe gelişme gözlemleniyor

Türkiye’deki kütüphane kültürünün, son yıllarda kütüphane ve kullanıcı sayısındaki artışlarla olumlu gelişmeler gösterdiğini belirten Aras, sözlerine şöyle devam etti:

“Özellikle modern donanımlara sahip yeni kütüphanelerin açılması dikkat çekicidir. Ancak Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslandığında kütüphane başına düşen nüfusun hala yüksek olması, kütüphaneci sayısındaki yetersizlik ve bütçe sorunları gibi geliştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. Kütüphane sayısının artırılması, bilgiye eşit erişim imkânı sunması, eğitimi ve kültürel gelişimi desteklemesi açısından önemlidir. Ancak sayısal artışın yanı sıra kütüphanelerin içeriği, personel kalitesi ve toplumsal ihtiyaçlara uygun hizmetler sunması da büyük önem taşımaktadır.”

Çocuklara erken yaştan itibaren okuma kültürü aşılamak önem taşıyor

Aras, çocuklara okuma kültürü aşılamanın önemini vurguladı:

“Kütüphane ve okuma kültürünü çocuklara aşılamak ise erken yaşlardan itibaren evde okuma ortamı yaratmak, ebeveynlerin rol model olması, çocukları erken yaşta kütüphaneyle tanıştırmak ve okumayı eğlenceli hale getirmek gibi yöntemlerle mümkündür. Amaç, çocukların okumayı sevmesini ve kütüphaneyi hayatlarının doğal bir parçası olarak görmelerini sağlamaktır.

Bugün 61. Kütüphane Haftası’nı kutlarken, bu anlamlı geleneğin köklerini, geleceğe yönelik potansiyelini ve teknolojinin sunduğu yeni imkanları hatırlamak, okuma kültürümüzü ve kütüphane hizmetlerimizi daha da ileriye taşımak için hepimize önemli sorumluluklar yüklemektedir. Başta Prof. Dr. İlhan Kum olmak üzere, bu anlamlı haftanın hayata geçirilmesinde emeği geçen tüm değerli isimleri saygıyla anıyoruz.”

 

 

BENZER YAZILAR