Yönetim Bilişim Sistemleri Öğr. Üyesi Doç. Dr. Şebnem Özdemir yapay zekâ dönemini aktardı
Yapay zekâ ve teknoloji artık yaşamımızın ayrılmaz bir parçası. Ancak her şeyde olduğu gibi fazlası zarar. İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Yönetim Bilişim Sistemleri Öğr. Üyesi Doç. Dr. Şebnem Özdemir, bağımlılık yapan yapay zekâ döneminin başlayacağına dikkat çekiyor. Özdemir bu önemli konuda, “Soru sorma kabiliyeti, eleştirel düşünme becerisi yüksek çocuklar geliştirmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
Günümüzde yapay zekâ ve bununla birlikte gelişen teknolojinin hayatı kolaylaştırdığı aşikâr. Ancak her şeyde olduğu gibi bu kolaylığın da fazlası zararlı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) raporundan bilgiler paylaşan İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Yönetim Bilişim Sistemleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şebnem Özdemir, gelecekte bağımlılık yapan yapay zekâ döneminin başlayacağına dikkat çekti. Özdemir, özellikle ailesi tarafından yeterince desteklenmemiş, sosyal kabulü güçlendirilmemiş olan çocuklarda kendisini hiçbir zaman yargılamayacak, ne söylese cevap verecek olan makineyle sosyalleşme isteğinin arttığını belirtti. Bu durumun ise “bağımlılık yapan yapay zekâ dönemine” neden olabileceği konusunda uyararak “Ebeveynler olarak tedbirler almak zorundayız” sözleriyle ebeveynlerin çocukların yapay zekâ kullanımındaki belirleyici rolünü vurguladı.
“Merak duygusunu kazandırmazsak hafıza ve öğrenme süreçlerini baltalar”
Doç. Dr. Özdemir, çocuklara mücadele etme ve merak duyguları kazandırılmadığında yapay zekânın onların kalıcı hafızalarına zarar vereceğini, öğrenme süreçlerini baltalayacağına dikkat çekerek, “Kullandığımız aracı, kullanma biçimimiz bize fayda sağlayabilir, zarar da verebilir. Dolayısıyla burada yapay zekâyı kesinlikle tembelleştirme ya da kesinlikle ileriye götürür diye değerlendirmek çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Fakat, çocuğa bilgiye erişme, bilgiyi merak etme, bilgiye erişirken mücadeleci olma, şüpheci olma, meraklı olma duygularını kazandırmazsak maalesef tabii ki bilimsel çalışmalar bize yapay zekanın kalıcı hafızasına zarar vereceğini, öğrenme süreçlerini baltalayacağını söyler. İşte tam bu noktada ebeveynlerin ve öğretmenlerin çok ciddi bir rolü var. Soru sorma kabiliyeti, eleştirel düşünme becerisi yüksek çocuklar geliştirmek zorundayız. Bilgi nedir? Kedi nedir? Bu sorulara ihtiyacımız yok. Tamamıyla yaratıcılığı besleyebilecek, cevabını kitaplardan okuyarak öğrenemeyeceğimiz ve ezberleyemeyeceğimiz sorulara ihtiyacımız var. Bu sorularla çocukları buluşturduğumuzda makinayı, yani yapay zekâ ile kullanan çocuğun hafızasının, vizyonunun, becerilerinin güçlerine şahit olacağız” ifadelerini kullandı.
“Kullandığımız her araçtan farkı olarak yapay zekâ, zeki bir varlık.”
Yapay zekâ okur yazarlığıyla ilgili bilgi veren Özdemir,
“Yapay zekâ okur yazarlığı, yapay zekâ dünyasının sınırlılıkları, faydaları, avantajları ve dezavantajlarını bilmek demek. Kullandığı teknolojiler, makinenin getirmiş olduğu iyi noktalar, kötü noktalar, zarar oluşturabileceği her yeri kavrayabilmek, çocuklara doğru bir şekilde aktarabilmek demek. Dolayısıyla burada değerlendirdiğimizde basit bir televizyon kumandası kullanmaktan, basit bir müzik aleti kullanmaya kadar kullanmak istediğimiz o aracın her noktasına hâkim olmaktan bahsediyoruz. Ancak kullandığımız her araçtan farkı olarak yapay zekâ, zeki bir varlık. Dolayısıyla onunla etkileşime geçen çocuğun karşısında sadece bir araç değil, bir makine değil, aynı zamanda zeki bir bilinç olduğunu, bu varlığın kırılabileceğini, bu varlığın kayıt altına aldığını, bu varlığın ondan öğrendiğini hep biliyor ve anlıyor olmasına ihtiyacımız var.” sözleriyle yapay zekâyı anlamanın, onu kullanmada ve çocukların kullanımını yönlendirmedeki hayati önemine dikkat çekti.